30 Kasım 2016

Şeker Domates

 Selamün aleykum.  9 yıl mı oldu 10 yıl mı? Blogu açalı. Ben yapamam demiştim.. Yaparsın günlük gibi dediler. Şimdi baktım da günlükten çok yıllık olmuş :) Çok ayıp. Bir arkadaş tekrar yazmama vesile oldu. Aşağıda ki gülü de ona hediye ettim.

Bana ne oldu? Aylardır yazmadın derseniz kısa bir izah yapmak gerekir ki... İnsanlara çok kolay inanırım.. Kendim gibi bilirim.. Hani gözleri görmeyen biri yanındaki arkadaşına " hop" demiş "sarmaları çift çift yutma" "nerden bildin be " demiş. Gözleri görmeyen " eee ben çift çift yutuyorum da ordan bildim "

 Kendin gibi bilmek. Siz zaten yıllardır beni çok iyi bilirsiniz. Bir dediğim bir dediğimi tutmadığı olmamıştır. Yalan söylediğimde olmamıştır. İlk gün neysem şimdi çok daha düzelmişiyim dir inşallah. Birisine inandım ve  o güvenimi boşa çıkardı.Yalan söyledi... Yalan asla kabul edeceğim bir şey değil.

Sonra düşündüm..

Başkası herşeyi yapabilir !!! Sen inanmıycaksın. Ben mi çok aptalım, nasıl inandım?

Kendimi iyi hissetmiyordum.  Dedim ben bir doktora gidiyim en iyisi neme lazım... Cerrahi Prof olan eniştem ve ablam ziyarete gelmişti o sırada. Eniştem dedi "haydi gel madem ben seni götüreyim. Bende  o sırada yeni rektörü tebrik ederim" (eniştemde dekanlık yaptı ordan alaka)

Eniştem beni arabayla bahçesine bıraktı gitti. Tıp fakültesinin psikiyatrisi. Randevusuz gidilebiliyormuş. Gittim kayıt oldum beklemeye başladım. Bir teyze yanıma geldi
" kızım yatarak mı tedavi görüyorsun?"
 "yok "dedim.
 " ayaktan mı görüyorsun"
 "yok teyzeciğim. ilk kez geldim" teyze yüzüme dikkatle baktı
 "sakın buralara bulaşma"

Aman Allahım çok korktum!!! Buraya gelerek yanlış mı yaptım? Kaçsam mı yoksa !!!

Ben korkak değilim ve buraya iyi olmak için geldim. Sonuna kadar bekliyecem. Kimi madde bağımlılığından kurtulmaya gelenler ,Kimi iyice kendini kaybedenler. Allah cümlesine cümlemize şifa versin.

Az bir beklemeden sonra doktorun odasına girdim. Yanında da asistanı. yada stajeri neyse. "anlat" dedi "niye burdasın" ya ben zaten sosyal fobiğim, insanlara karışmayı pek sevmem. Çok heyecanlandım şuan ilk kez doktora gelmişim. Kısa sürede nasıl ifade edeceğim kendimi.

Kendimi nasıl biri olduğuma bu güne kadar yaşadığım hayatı ve son yaşadığım sıkıntıyı bir çırpıda anlattım. Ve ilaç beklemeye başladım. şöyle hayatı toz pembe görmem için böyle güzel bir ilaç:) niye geldik ya buraya!!!!

Doktor beni dinledi. Birkaç soru sordu , istemezsen anlatma dedi. yoo anlatırım dedim anlattım.
En sonunda dedi ki
"gidebilirsin Demet Hanım"
"efendim? İlaç yazmıycak mısınız!"
"Hayır" (niye ki yaa o kadar da umutla gelmiştim)
"Demet Hanım. siz hasta değilsiniz. Bu kadar yükün altından kalkmayı başarmışsınız bu güne, bundan sonrada başarırsınız!"
"Emin misiniz" dedim.
"Eminim. Hadi git şimdi"
..........................................
............................................
............................................
Heh:) tam gazı almış olarak başım bulutlarda odadan çıktım. Bahçeyı geçtim. Baya bir yürüdüm yol kenarına oturdum. Ben güçlü biriyim; bunu da atlatırım ne ki? peh:)

Yukarıdaki fotoğrafta o günden kalma( aylar oldu o günden beri) Bir köpek yanıma yattı bende kışt demedim:)



Hayatta zorluklar imtihanlar hep karşımıza çıkıyor. kimine hastalık kimine fakirlik. kimi kocasından çekiyor kimi karısından yada çocugun dan. kimi zulme uğruyor (Arakan da korkunç zulüme yeniden başlamışlar, okuyun araştırın haberleri ne vahşet. duyarsız kalmayın!!! ihh ya 5 lira bağışlayabilirsiniz en azından bir mesajla. ARAKAN yaz 3072 ye gönder.)
    
 Bu resim 2 gün önce çekilmiş. Arkadaşımıza hediye ettik. Yazmamıza vesile oldu yeniden.

Bunu da abim benim için yol kenarından söktü. Soğanı çok derinde.. baya da uğraştı sağolsun...Millet diycek ne gömüyor bu!! Arabasına bir tane küçük katlanan kazma almış:) heh.  Bahçeye ektik. Güz çiğdemi. neredeyse nesli tükenecek. Hiç yok ortalıkta. Çiçekleri pert oldu ama biz soğanına bakalım.

Ağacın dibine su verirken, dibinde bir yuva oluşmuş, Bu ufaklık ta oradaymış ve baya bir ıslanmış zor attı kendini dışarı. Boğuluyormuş. Saç kurutma makinasıyla kuruttum. Sonbahar hava soğuk ölebilirdi. Bu kurumuş hali.

Şu güzelliğe bakar mısınız Allah için. Onu tutmak bile çok güzel bir duygu.

 Armut verdim ama yemedi. Kaçtı gitti. Uzağa gitmez ya buralardadır.

 Bu da iki gün önce sis çökmüştü. Çok kuraklık yaşanıyor. Toprak hala çatlak.

 Bahçe yeterince yeşillenemedi. Bu arada bir miktar yağmur yağdı iki gündür. şimdi poyraza döndü.

Benim çamım. Pazardan elimle taşıyıpta getirdim. Elimle ektim. Bahçedeki bütün ağaçlar benim ekimimdir şükürler olsun.

 Aylar öncesine gidecek olursak. Parmağımda ki bir başka güzelliğe bakın..Mantis, peygamber devesi. Bunun büyümüşünü elime alamam pençeleri çok güçlü olur. Ama bu kadar küçüğünü hiç görmemiştim.

Bu yılın yavrusu. Her yıl başka yavrularla yola devam ediyoruz. Buda esek sıpası kadar olmuş yani baya büyümüş ama yine bacaya düşmüş. Gece yarısında. Hemen çıkardım. Tatlım benim.

Annem tespih çekiyordu.. Kadıncağız.. seninle resim çekicem dedim. Kucağına koydum. Annem titiz kadındır. Kedidir bilmem nedir öyle haşir neşirden hiç hoşlanmaz kıl tüy. Ben kime benzedim hastanede mi karıştım ne:)

 3 yavrumuz oldu. Benim penceremden palownia ağacı.

 Bu yıl yediğim en tatlı ve güzel kirazdı. Çoğunluğu da hep dördüzdü. İlginç.

Arıları bu yıl çok ihmal ettim depresyon takılıyorum derken. Sonbaharda bir yığın varroalı yavru görünce toparlandım da ilaçladım. Ama bayıra 60 tane kovan koymuşlar. Benimkini yağmaya başladılar. Belli ki aç bırakmışlar. Daralttık falanda girişleri zor kurtulduk. Bilmiyorum bahara ne olur.

 Bahçemiz böyleydi.

 Sayıyla 4 tane falan süper tırtıl. Güllerde yaprakları yiyorlar. En son çektiklerim daha küçük ve siyah bantlıydı. Bunlar benekli ve büyük.

 Ama arsız değiller. Bir yaprağı köküne kadar yemeden diğer yaprağa geçmiyor.

 Afiyet olsun birşey olmaz.

 Yavrum benim.

 Nasıl bir kelebek çıkacağını görmeyi çok isterdim.

 Bahçe kapısı açık kalınca bize kaçmış bir eşek.  Dökülen dutları yerken:)

 Bu yıl sadece tohum yenileme amaçlı domates ektim. Yoksa tohumlar gitmek üzereydi ekilmeye ekilmeye.

 6 çeşit domates vardı. hibrid değil kendi tohumundan devam ettiriyoruz. Soldakiler Murat hocanın yıllar önce gönderdiği domates.

 Bunlara bohça domates diyorum. İnce kabuklu şeker gibi çekirdeği bol biraz.

 Buna mühürlü diyoruz. Dibinde muhrü var. İnce kabuklu tatlı.

 Bu uzun cherry. Minik domates yani.

 Bu ilk defa bu sene elime geçti cheryy.  Maraştan geldi. Bir eniştem maraşlı ordan bir dosttan. Ekşi domates demişler. Bana göre tatlı. görüntüsü çok güzel. Minik.

 Bu orta boy çok verimli dayanıklı baya dayanıklı bir domates.Salkım domates. İlk kez ablamdan almıştım tohumunu adını da öyle koydum.. Buket ablamın domatesi:)

 İki ay önce İstanbul daydım. Uskudar sahili. Fethipaşa korusu civarı.Dost dostunu her yerde buluyor.
Biz yemeğimizi aşağıda yemiş burda çay içiyorduk. Ama çantamda güzel bir istanbul ekmek vardı. Hani orada minik somunlar oluyor ya poşette. Poğaça gibi. Dostumuzun nasibiymiş. Yedi yedi en sonunda doydu. Arkada deniz .Böyle bir manzarada kedi olmak... Mutlu mu acaba? Allah bilir...

O güne yazmaya fırsat olur mu olmaz mı bilinmez. Bu gece giren rebiülevveldir.
11 de efendimizin doğumudur. Mevlid kandili.

İyi ki doğdun efendimiz Muhammed Mustafa..Sallallahu teala aleyhi vesellem. İyi ki varsın..Elimizden tut. Bizden şefaatini esirgeme.

Bu kardeşiniz duanızı bekler. Eğer bugüne bir yazımı okuyup bir resmime bakıp ta bir tebessüm ettiyseniz onun hatırına Allah rızası için bana da bir dua edin. Müslümanın müslümana uzaktan duası kabuldur. Ne çıkarımız var birbirimizden?

Allah hayırlısıyla bana da hayırlı bir eş, hayırlı bir yuva nasip etsin. Bende size duacıyım Allah size yada evlatlarınıza da hayırlı eşler nasip etsin.Her ne sıkıntısı ne derdi ne hastalığı olan varsa cümlenizi feraha tebdil eylesin cümle hayırlı muradlarınıza nail eylesin... Aminn. amin amin. Bi hürmeti ta ha ve ya sin..

Allaha emanet